23 Mart 2017 Perşembe

Ziya Gökalp Anısına / İYİ Kİ DOĞDUN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN BABASI






















                                                   HALKA DOĞRU.......





Türkçülük akımının en büyük teorisyenlerinden biri olarak ünlenen ve sosyolog olarak tanınan Ziya Gökalp(1876-1924),halkbilimi çalışmaları açısından son derece önemli bir isimdir.Diyarbakır'da Askeri Rüştiye(1890) ve Askeri İdadi'den (1894) mezun olduktan sonra İstanbul'da Tıbbiye mektebinde yüksek öğrenime başlar.Padişaha karşı kurulan gizli İhtilal Komitesine üye olması nedeniyle önce tutuklanır , sonra da Diyarbakır'a gönderilir.Burada bir yandan siyaset , felsefe ve tarih konularına yönelir. İstibdat'a karşı çalışmalarını burada da sürdürür.Bölgedeki Hamidiye alaylarının komutanı İbrahim Paşa'nın yolsuzluklarına karşı halkla birlikte giriştikleri eylemler döneminde önemli sonuçlar yaratmıştır. Ziya Gökalp , bu olayları Şaki İbrahim Destanı'nda anlatır. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Diyarbakır ve bölge illerde etkin görevler alır,bölge gazetelerinde görüşlerini anlatan yazılar yazar.Üst görevlere geldiği İttihat ve Terakki Partisi'nin Selanik'teki merkezine gider.Burada Genç Kalemler,Yeni Felsefe,Rumeli dergi ve gazetelerinde Türkçülük ve dilde sadeleşme düşüncelerini yayar.Parti genel merkezi 1912 yılında İstanbul'a taşınınca Ziya Gökalp de İstanbul'a yerleşir.Türk Yurdu,Halka Doğru ve Yeni Mecmua dergilerinde yazar.İstanbul'un işgali üzerine tutuklanır ve 1919-1921 yılları arasında Malta'da sürgün hayatı yaşar.
1921-1923 yılları arasında Diyarbakır'da Küçük Mecmua'yı yayımlar.1923 yılında Telif ve Tercüme Heyeti başkanlığına getirilir.Burada çeşitli dergi ve gazetelerde yazar ve önemli kitaplarını birbirinin ardınca yayımlar.

Ziya Gökalp'e göre Türk haklı engin bir ruha ve büyük bir kültürel zenginliğe sahiptir.Bu zenginliğin değerini ne yazık ki Osmanlı aydını bilememiş,Arap ve Fars edebiyatlarının etkisinde kalarak kendi özgün ve milli edebiyatını yaratamamıştır.Bu nedenle de, Gökalp 'in terimiyle "tat" (yabancı) milletlere öykünerek "sart"laşmıştı yani özünden uzaklaşmıştı.Aydına düşen görev , halkın arasında işlenmemiş vaziyette duran bu cevheri almak ve milli edebiyatı yaratmak olmalıdır.Ziya Gökalp'in yeni Türk kültürünü inşa ederken tıpkı 18. yy Alman aydınları gibi halka, en eskiye ve bozulmamış olduğuna inandığı tarihsel dönemlere başvurması , şaşırtıcı bir benzerlik olan esin kaynakları açısından yorumlanmaya muhtaçtır.
Gökalp, Ankara'da olduğu dönem içerisinde , Ağustos'ta İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Atatürk tarafından Diyarbakır mebusu olarak seçildi. 1924'te kısa süren hastalık döneminin sonrasında dinlenmek için gittiği İstanbul'da 25 Ekim 1924 günü  hayatını kaybetti. Divanyolu'ndaki II. Mahmud Türbesi haziresine defnedildi.






Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş,Türkçedir;
Eski köke tapmayız

Türklüğün vicdanı bir;
Dini bir, vatanı bir;
Fakat hepsi ayrılır
Olmazsa lisanı bir.

*****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder