25 Haziran 2017 Pazar

HEP EVE - HENRIETTA ROSE-INNES




_____KİTABIN KÜNYESİ_____

KİTABIN ADI : Hep Eve
KİTABIN YAZARI: Henrietta Rose-Innes
ÇEVİRMEN:Ezgi Kıymaç
YAYINEVİ: Yüz Yayınları
BASIM TARİHİ: Kasım 2016 (1. Baskı)
ISBN:978-605-64920-2-0
SAYFA SAYISI:183
FİYAT: 18 Tl


_____ YAZARA DAİR______



Arkeoloji ve Biyoloji bölümlerini bitirdikten sonra Cape Town Üniversitesi'nde Yaratıcı Yazarlık alanında yüksek lisansını tamamladı.İngiltere'de East Anglia Üniversitesi'nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir.2007 yılında Güney Afrika Pen Edebiyat Ödülü'nü ve Zehir adlı öyküsüyle HSBC/PEN Edebiyat Ödülü'nü , ertesi yıl Afrika Edebiyatı alanında CAİNE Ödülü'nü kazandı.Öyküleri çeşitli uluslararası yayınlarda yer aldı ve Fransızca , Almanca ve İspanyolca da dahil çeşitli dillere çevrildi.


_____ARKA KAPAK_____

Güney Afrika'nın en önemli seslerinden biri olan  Henrietta Rose-Innes bu incelikli ve tam kararında yazılmış öykülerde bizlere bir dizi sıradan hayata sıra dışı bir bakış atma imkanı sunuyor.
Gittikçe mutenalaşan semtlerini yabancılayan bir kadın bu hisle baş etmenin yolunu evlerinin yanı başındaki lüks otelde arıyor. Bir adam yitik çocukluk hatırasını aramak için bir alışveriş merkezinin cam kubbesine tırmanıyor.Sevgililikte bocalayan bir delikanlı , hayatı annesinin deliliğinin gölgesinde kalan genç bir kadın , kimyasal bir felaket sonucu boşalan şehirden kaçamayan bir yarı alkolik .
Cape Town'da yaşayan bu karakterler eve dönmenin yeni yollarını buluyor ve bu yolculuk sayesinde dönüşüyorlar.

_____ OKUYUCU YORUMUM_____

Öncelikle , yazımın başında yer alan görseldeki yazı kitaptaki ilk hikayeye ait . İlk hikayemiz Hep Eve. Kitapta toplamda 15 farklı hikaye var ve hepsinin sonu aynı şekilde bitiyor denilebilir. Kitap farklı kişileri ve olayları ele alan farklı hikayelerden oluşmuş olsa da , tek bir tema etrafında bir örgütlenme olduğunu söyleyebilirim. Bu tema ilk hikayenin adında verilmiş , Hep Eve .

Hikayelerdeki karakterler farklı yollardan geçip , çok farklı şeyler yaşıyorlar ve her ne olursa olsun hep evlerine dönüyorlar. Kitapta genel olarak buruk bir havanın hakim olduğunu düşünüyorum. Bu buruk hava bir pişmanlıkla işlenmemiş tabi ki . Kitabı bitirdikten sonra damağımda kalan eve dönüş tadı şefkatli ve koruyucuydu. 

Bir öykü kitabı olması okuyucunun sıkılmasını önlemedeki etkenlerden biri. Fakat bu bir öykü değil de roman olsaydı ben yine de sıkılmazdım diye düşünüyorum. Beni cezbeden her öykü kitabında olduğu gibi bu kitapta da yazar gereksiz olan hiçbir şeyi kitabın eksenine dahil etmemiş. Bana sanki eve dönüş bir güneşmiş de , hikayeler bu güneşin etrafında kusursuzca dönen gezegenlermiş gibi geldi. İşçiliği gerçekten muhteşem buldum. Çok uzun okumalardan hoşlanmayan okurların da , bir oturuşta saatlerce okuyan okurların da çok beğeneceği bir yapısı var kitabın.

Kapak tasarımını Melis Rozental yapmış. Tasarımın esin kaynağı ilk hikaye ve yine çok başarılı bir çalışma. İlk hikayede pembe duvara nefret ve yılgınlıkla bakan yaşlı çiftin ruh halinin okuyucuya tam olarak geçirildiğini söyleyebilirim. En azından ben mesajı tam olarak aldığımı düşünüyorum :)

Kitap , Kitap Kulübü'nün Mayıs kitaplarından biriydi. Gönderilen beş kitaba da ayrı ayrı bayıldım. Her ne kadar haziran kitapları ilgimi çekmemiş olsa da temmuz ayı için seçilenleri takip edeceğimden şüpheniz olmasın. 

Bu kitabı Haydarpaşa'da gördüm fakat çoğu internet sitesinde stok görünmüyor şuan. Almak isteyenler Babil ' den indirimli olarak satın alabilirler. 
Ben bir okuyucu olarak kitaba bayıldım. Eğer sizde okuduysanız ya da okumayı düşünüyorsanız , fikirlerinizi yorum olarak paylaşabilirsiniz. 

Kitapla kalın......










19 Haziran 2017 Pazartesi

TANRISIZ GENÇLİK - ÖDÖN VON HORVATH



_____KİTABIN KÜNYESİ_____

KİTABIN ADI: Tanrısız Gençlik
KİTABIN YAZARI: Ödön Von Horvath
ÇEVİRMEN: Oktay Değirmenci
YAYINEVİ : Jaguar Yayınları
BASIM TARİHİ : Temuz 2016 (1. Baskı )
ISBN: 978-605-6663-71-0
SAYFA SAYISI:186
FİYAT : 18 Tl



_____ARKA KAPAK_____


Hayatın her zerresine ince ince sızmış faşizm , genç bir öğretmeni vatana veya vicdanına ihanet etmeye zorlar. Devrin hakim değerlerini ayaklar altına alıp hakikate doğru attığı her adımda , güncelliğini hiç yitirmeyen sorular sorar genç öğretmen : Karanlık zamanlarda sormak ve cevaplamak için cesaret gerektiren sorular.

Uzun bir süre boyunca hak ettiği değeri göremese de , Almancanın yirminci yüzyıldaki en önemli yazarlarından biri olduğu hiç unutulmayan Ödön von Horvath , çocukların bile masumiyetlerini kaybettikleri bir çağı anlatıyor Tanrısız Gençlik'te.

Tanrısız Gençlik , Oktay Değirmenci'nin Almanca aslından çevirisi ve göndermelerle örülü bir romanın büyüklüğünü biraz daha anlaşılır kılan açıklamalarla ...

_____ YAZARDAN NOTLAR _____

1901'de Macar bir diplomatın oğlu olarak , o zamanlarda Avusturya-Macaristan İmpratorluğu'nun toprağı olan , bugün ise Hırvatistan sınırları içerisinde kalan Fiume'de doğdu. (....) Gençlik yıllarında yazdığı oyunlar edebi çevrelerden övgü , Nazi yanlısı medyadan ise yergi almıştır.Daha ilk eserlerinde de işlediği faşizmin , öngördüğü biçimde yoğunlaşan baskısını konu alan Tanrısız Gençlik adlı romanı 1937 tarihinde Amsterdam'da yayımlandı. 1939'da romanın film uyarlaması için bir görüşmeye giderken , fırtınadan korunmak için sığındığı ağaca yıldırım çarptı. Kopan dal parçasının üzerine düşmesi nedeniyle otuz sekiz yaşında hayatını kaybetti. 



                                              _____ OKUYUCU YORUMUM _____
Kitabı yaklaşık iki saatte bitirdim. Bu kadar hızlı ilerlemesi benim için de şaşırtıcı oldu. Çünkü kitaba ilk başladığımda çevirmenin okuyucuyu bilgilendirme amaçlı aldığı notlar gözüme hayli korkutucu ve yorucu görünmüştü. Fakat devam ettikçe yazarın aslında okuyucuya ne kadar büyük bir iyilik yapmış olduğunu anladım. Notlar ilk başlarda beni yorsa da , kitabın dünyasına girmemde ve dönem koşullarını algılamamda çok yardımcı oldu.Kitabın dilini son derece açık ve anlaşır buldum. Adeta su gibi akıp gitti diyebilirim.  (Burada çevirmenin eşsiz katkılarını da atlamamak gerekir diye düşünüyorum. ) Kitap genç bir öğretmenin hayatından belli bir kesiti ele almış. Bu kesitte öğretmenin kendisiyle , meslektaşlarıyla ve öğrencileriyle yaşadığı çatışmaları gözlemliyoruz. Ara ara yer verilen iç konuşmalar , öğretmenin kendisiyle yaşadığı çatışmayı netleştirmesi açısından son derece yerli yerindeydi. Kitaba seçilen isme gelince de , kitabın iki kelimelik bir özetini yapmam gerekse , sadece kitabın adını söylemem yeterli olurdu diyebilirim. İlk incelemede kitabın ismi işlenenden farklı konuları çağrıştırıyor olsa da kitabı okuduktan sonra seçilen ismin ne kadar yerinde bir tercih olduğunu anladım.

Yazarın Hitler yanlıları tarafından sevilmemesi hiç şaşırtıcı değil. Faşizm öyle olması gerektiği gibi  işlenmiş ki , kitabı okuduktan sonra döneme olan yaklaşımınız öncekinden daha antipatik bir hal alıyor. Kitap , dönemde yapılan tüm Nazi yanlısı  propagandalara karşı tek başına bir direniş abidesi gibi duruyor. Öğretmenin samimiyeti , olaylara olan bakışı ve içtenliği sizi sarıyor ve siz de bu genç öğretmenin yanında yürürken buluyorsunuz kendinizi. Kitap , zencinin zencilerine gitmesiyle son buluyor.  Ben daha farklı bir son düşünemedim.  

Son olarak söylemek gerekirse , benim bir okuyucu olarak kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap Tanrısız Gençlik . İlave bir bilgi vermem gerekirse de , Kitap Kulübü çok yerinde bir tercih yapmış mayıs kitaplığında. Umarım sizde kitabı benim kadar beğenirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar ...





















14 Haziran 2017 Çarşamba

HAYDARPAŞA KİTAP GÜNLERİ 2017



Geç olsun güç olmasın , ilk defa gittiğim Haydarpaşa Kitap Günleri etkinliği ile ilgili notlarımı da paylaşmak istiyorum. Ben geçen çarşamba günü öğleden sonra gittim arkadaşlarımla. Vakit çok kısıtlı olduğu için hızlı bir tur atıp çıkmak zorunda kaldım. Yani fotoğraf çekilme fırsatı bulamadım. Ben toplu taşıma kullanmadım giderken ama toplu taşıma kullanacak olanlara Kadıköy Belediyesi'nin desteği çok büyüktü. Siz yeter ki gelin demişler , bir sürü ring seferi düzenlemişler. Umarım seneye tekrar gidebilirim de rahat rahat gezerim :)

Neyse efendim, arabadan inince çok ufak bir yürüyüş yapıp gara girdik . Eğer yanlış gözlemlemediysem dört bölüm vardı. Sağınız solunuz trenler, önünüzde yayınevi stantları , ister gezin dolaşın , ister oturun bir vagona kitabınızı okuyun , isterseniz kafeterya bölümünde soluklanın. Her gruptan insanı kucaklayan bir etkinlikti anlayacağınız. Açıkçası ben bu tarz etkinliklerin kucaklayıcı olmasından yanayım. Bir okuyucu olarak her ne kadar yazmanın da okumanın da çok ciddi bir iş olduğuna inansam da , sırf fotoğraf çekilmek için gelenlerin ya da geçerken uğrayanların da ortamdan çok memnun olduğunu söyleyebilirim :) Ayrıca ücretsiz olması ve kolay ulaşılabilir bir konumda olması da etkinliğin avantajlarındandı diye düşünüyorum.

Yayınevlerinin uyguladıkları indirimler vardı evet , ama bir Tüyap olabilir miydi ? Kesinlikle hayır.Mesela ben hatıra olsun diye, kendi listemden  üç tane kitap satın aldım. Bazı yayınevleri indirim yapmaya tenezzül etmemişti. Bu kadar güzel hazırlanılmış bir etkinliğe güzel indirimlerle katkıda bulunabilirlerdi bence .

Bunun dışında , belediye çok güzel bir etkinlik programı bastırmış .Benim gittiğim günün atölyeleri ben gelmeden bitmişti , yetişemedim ama Hakan Bıçakçı'nın "Edebiyatın Anlamı ve Anlamsızlığı " söyleşisine kulak misafiri olma şansını yakaladım. Ne yazık ki çok uzun kalamadım. Her yeri gezmeseydim hiç bir kuvvet beni oradan çıkartamazdı . Kendimi bildiğim için elimden geldiğince hızlı bir şekilde gezmeye çalıştım. ( Yaklaşık iki saat gezmişim) Bir de doya doya gezseydim gece vagonlarda yatardım herhalde diye düşünmüyorum değil :)

Benden size tavsiye, gezerken sizin kadar şevki bir arkadaş bulun . Biz üç kişi gittik . Ama dışarıdan bakınca iki kişi geziyor da üçüncüyü peşimizde sürüklüyormuşuz gibi görünüyordu eminim :) Siz böyle yapmayın , gönülsüz bir arkadaşınız varsa böyle etkinliklerde onu serbest bırakın , o kendine oyalanacak bir şey bulacaktır , eminim :)

 Bunlar etkinlikten aldığım kitaplar . Üçü yaklaşık 15 lira . Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nu bugün  bitirdim . Artık buraya ne zaman yazabilirim bilmiyorum. Bu üç kitaptan en sonra Turgut Uyar kalacak . Onunla konuşacak özel şeylerimiz var.

Umarım siz de fırsat buldukça böyle etkinliklere katılıyorsunuzdur. Gidin ,gezin , görün , okuyun . Vallahi çok güzel oluyor :)

13 Haziran 2017 Salı

💗💗ÇOCUK KALBİ 💗💗



____KİTABIN KÜNYESİ____

Kitabın Adı: Çocuk Kalbi
Kitabın Yazarı : Edmundo de Amicis
Çevirmen : Meryem Mine Çilingiroğlu
Yayınevi : Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
ISBN : 978-605-360-506-5
Basım Tarihi : Şubat 2017 ( 9. Basım )
Sayfa Sayısı : 321
Fiyatı : 5 TL



_____ARKA KAPAK_____

Üçüncü sınıfa giden Enrico bir günlük tutmaya başlar.Bu sınıfta yeni bir öğetmeni , yeni arkadaşları vardır. Enrico kısa sürede sınıftaki her çocuğun farklı bir hikayesi olduğunu keşfeder.Bazılarının ailesi çok zengin, bazılarının ailesi ise çok fakirdir. Enrico defterine yazdıkça , okulda sadece dersleri değil hayatı da öğrenmeye başladığını fark edecektir.



_____ OKUYUCU YORUMU ____


Bir öğretmen olarak herkese tavsiye edebileceğim bir kitap okumuş olmanın rahatlığıyla yazıyorum. Okuyalı çok oldu , yazma işi bayağı bir gecikti. Ben bu esnada kuzularımla uğraştım , karnelerini verdim , vedalaştım. Elim kitaplarıma gitti elbet ama sadece okuyacak kadar vakit bulabilmiştim. Yaz tatili için yazacak bol bol kitap okumuş oldum böylece :) 
Allah'tan daha önce küçük notlar yazmıştım kitapla ilgili de , heyecanım geçmeden paylaşmış oldum . Kitapla ilgili durup düşündükçe daha da benimseyen bir tavırda olduğumu fark ettim. Hani , ben yazsam bu kadar tavsiye etmem 😂 Bana kalırsa sadece öğretmenler değil , öğrenciler , anneler , babalar da okumalı . Hatta herkese bir kopya dağıtıp okutsak inanın çok mutlu olurdum . Çünkü bizler , Enrico'nun sahip olduğu hassasiyet ve vicdanın ufacık bir kısmına bile sahip olmayı başarabilsek inanın hayatımız çok daha güzel olurdu gibi geliyor. Bu noktada kitabı okurken , hayalimde Enrico'nun saçlarını bol bol okşadığım doğrudur. Eğer bir eleştiri getirecek olsaydım da size Enrico'yu biraz ütopik bulduğumu söyleyebilirim.Yine de Enrico , hayallerimde yaşatacağım pamuk kalpli çocuğum olarak kalacak. 
Kitabı bitirdikten sonra Enrico'nun verdiği tadın bir benzerini daha önce de aldığımı fark ettim. Yazarken taşlar daha da yerine oturdu. Bu tadın bir benzerini bana Zeze'ciğim vermişti. Gözlemlediğim fark ise Zeze'nin benim gözümde daha gerçekçi bir şekilde canlanmasıydı. Yani sokaklarda bir Zeze görebilirim ama bir Enrico göreceğimi hiç zannetmiyorum.
Kitapla ilgili genel bir yorum yapmak gerekirse de , kitapta bir okuyucu olarak beni zorlayacak hiçbir şeye rastlamadığım. Dil sade ve akıcı , sayfalar çok iyi düzenlenmiş , yazı boyutu çok rahat okunur nitelikte . ( Benim gibi gece okumaları seviyorsanız büyük punto her zaman daha avantajlı 😇 ) 

_____ALINTI_____
syf 18. 
....

"
Rusya'nın buz kesmiş en ücra köyünden tut, Arabistan'da hurma ağaçlarının gölgelediği bir köy okuluna kadar milyonlarca , ama milyonlarca çocuk , aynı şeyleri yüzlerce değişik şekilde öğrenmek üzere yol düşüyor; bir sürü milletten ve senin de dahil olduğun bu karınca gibi kaynaşan çocukları bir canlandır gözünde ve düşün bir : ' Ya bu devran duracak olsa , insanlık nasıl bir barbarlığa düşerdi ; bu hareket gelişmenin ta kendisidir, dünyada umudun ve zaferin ta kendisi ! Ha gayret o zaman , bu büyük ordunun küçük neferi . Kitapların senin silahındır, sınıf senin bölüğün , savaş alanı bütün yeryüzü ve bu zafer , insanlığın zaferidir. Ödlek bir asker olma Enrico'cuğum. "