27 Mayıs 2017 Cumartesi

"YALNIZLIK KİME BENZER " Semih Gümüş'ün Kaleminden....



____KİTABIN KÜNYESİ____

Kitabın Adı : Yalnızlık Kime Benzer 
Kitabın Yazarı : Semih Gümüş
Yayın : Can Sanat Yayınları
Basım Tarihi : Mart 2017 ( 1. Basım )
ISBN : 978-975-07-3434-2
Sayfa Sayısı : 117
Fiyatı : 12 Tl




____ARKA KAPAK____




Bizim bir geçmişimiz olacak mı Lal . Niçin olmasın, dedi. Bu kez gülümsemedi. Bunun için bir on yıl yaşamamız gerekir ama. Bir geçmiş , uzun zaman demek.
Sustu , yüzüne bakıyorum , sonra başımı karşı kıyıya çevirdim, önümdeki şarap şişesiyle oynarken aramızdan geçen deniz rüzgarının kokusunu düşünüyorum.


Yalnızlık Kime Benzer ,Semih Gümüş'ün ikinci romanı. Yazar bu kez , farklı,yazınsal bir eyleme girişmiş . Romanın adsız kahramanı , bir odaya kapanmış , biten bir aşkın peşinde düşünsel bir yolculuğa çıkıyor.Bireysel sorunların , geride kalmış aşkın bıraktığı acıların anılarına edebiyat düşüncesi eşlik ediyor.Düşsel yolculuğuna yalnızlığını paylaşacağı yazarları, Beckett'ı , Paz'ı  , Musili , Bernhard'ı konuk ediyor.Kendine yakın bulduğu roman kahramanlarıyla buluşuyor.Bütün bu yazarların ve kurmaca kişilerin izinde kendi yaşamına ait işaretler arıyor.

Yalnızlık Kime Benzer ,yalnızlığa çekilmiş kahramanının yaşadıkları yanında , benzerine az rastladığımız kurgusuyla da üstünde durmaya değer.




____ OKUYUCU YORUMU ____



Yaklaşık yarım saattir kelimelerimi toparlamaya çalışıyorum. Bir kitap hakkında söyleyecek çok şeyimin olması fakat yazacak tek kelime dahi bulamamam benim alışkın olduğum bir durum değil. Kitap benim için uzun bir yolculuk gibiydi. Kitabı geri dönüşler yapa yapa , üç günde bitirdim. Bu üç gün hakkında kitap dışında aklımda kalan bir yaşantım olmadı. Ya da bana öyle geldi , bilmiyorum. Kitaba başladıktan sonra Alice'in kendini Harikalar Diyarı'nda bulması gibi , ben de kendimi kitabın sokağında buluverdim. Uzun zamandır elime geçen ve etrafından aldığı  olumlu yorumların aksine , aslında basitliği ve  yetersizliğinden dolayı bir solukta okuyabildiğiniz belli başlı çok satanların aksine , Semih Gümüş ortaya bir kimlik koyuvermiş . Diğer okuyucuların kitap hakkında yaptığı yorumlar da aslında alıştığımızın ve belki de hak ettiğimizin üzerinde bir kitap olduğu fikrimi kendime kanıtlar nitelikte gibi. 

Kitaptan çok basit olarak bahsetmek gerekirse , sevdiği kadın tarafından terk edilen bir adamın terk edilişiyle ve yalnızlığıyla yüzleşmesi , yalnızlığını tüm katmanlarını geçerek yaşayıp , söylemek istediği her şeyi onu terk eden Lal ile konuşması. Bu konuşmalar sadece Lal ile değil , yalnızlığı işlemiş tüm yazarlarla ve yalnızlığın hakkını vermiş roman karakterleriyle de bir araya geliyor . Senaryolar sürekli değişiyor , siz de isimsiz anlatıcı ve yalnızlığıyla birlikte bir yolculuğa çıkıyorsunuz.

Beni en çok etkileyen kısımlardan biri de , anlatıcının yalnızlığa olan tutkusu. Yalnızlığı bir acı , bir ızdırap ve mahvoluş olarak gören milyonların aksine , kendi yalnızlığıyla barışmış ve ona tutkuyla bağlanmış bir adam profili. Yalnızlığı ve derin hayal gücünü aynı kapta eritmiş olan karakter , okuyucuyu bambaşka yerlere götürüyor. Ama bunu yaparken öyle elinden kolundan tutup götürüyor demek de doğru olmayacak. Ben daha çok anlatıcıyı gözetliyormuş gibi hissettim çünkü. O , yalnızlığını benle asla paylaşmayacak kadar kıymetli görmüş de , bende sinsi bir hırsız gibi hayatına sokulup onu izlemişim gibi ... 

Peki sonuç benim için ne oldu ? Sanırım her zamanki kitabın dünyasına girme çabalarım ilk defa beni ruhsal olarak bu kadar zor durumda bıraktı. Öyle ki bu tercih edilmiş yalnızlığı kıskandım sanırım. Kitabı okumaya başladıktan sonraki ikinci ve üçüncü günlerden istemeden de olsa kendimi izole etmeye çalıştığımı fark ettim . Kitap bittikten sonra da ruhumun bir parçası kendini çok zayıf , diğer parçası da garip bir rahatlama hissetti. 


Bu okuduğum ilk Semih Gümüş kitabıydı. Bu aralar yazmaya pek vakit bulamadığım için ilk fırsatta tüm edebiyat severlere tavsiyemi yazmalıyım diye düşündüm. Tabi bir de yazarak kitabın verdiği ruhani ağırlığı daha kolay atlatmaya da çalışıyorum diyebilirim. 


____NOTLAR____
  1. ,Bence okumayı , edebiyatı ve onun sanatsal yönünü seven her okuyucunun kitaplığında olması gereken bir kitap. ALINMALI :)
  2. Kitabın ruhani ekseninden çok olumsuz bir şekilde bahsetmiş gibi göründüysem affedin. Aslında HAYRAN OLDUM :)
  3. Kitapla ilgili bir bölüm paylaşmıyorum. Çünkü kitap hem çok yeni , hem de küçük bir parçanın kitabı anlatacağını düşünmüyorum. O yüzden daha fazlasını merak edenler lütfen satın alsın :)
  4. Semih Gümüş kimdir diyenler ve yazarın kitapla ilgili kendi düşüncelerini öğrenmek isteyenler için , Youtube 'da Medyascope.tv  konuk etmiş kendisini.  Videonun adresini ekliyorum :) 
    https://www.youtube.com/watch?v=JkEIXgCZ6XI



















    24 Mayıs 2017 Çarşamba

    KİTAP KULÜBÜ TATLILIĞI :)




    Bundan önceki gönderimde Kitap Kulübü siparişimden bahsetmiştim. Siparişimi teslim aldıktan sonra gönderiyi güncelleme fırsatı bulamadım. Artık fırsat bulduğuma göre güzel kitaplarımı paylaşabilirim.

    Teslimat : Siparişi vermeden önce kulübün sunduğu koşullara göre , siparişim ayın ilk gününe kadar teslim edilmiş olmalıydı. Benim siparişim ayın ikinci günü bana ulaştı. 1 Mayıs gününün resmi tatil olması sebebiyle durumu çok olağan karşıladım. Yine de siparişimi verdikten sonra kargoyla ilgili bir bilgilendirme mesajı ya da e-postası almayı tercih ederdim. Çünkü kulübe ay ortasındayken sonraki ay için üye oluyorsunuz . Örneğin ben  bugün üyeliğimi yenilersem yeni kitaplarım haziran ayında teslim edilecek . Arada iki hafta gibi bir süre oluşuyor doğal olarak. Özellikle yoğun bir hayatınız varsa kargonun geleceği günü unutup şehir dışına çıkma ya da evde bulunmama ihtimaliniz doğuyor. Kulübün sosyal medya hesaplarını takip ederek süreç hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz fakat bu da unutulabilir bir durum ne yazık ki. Üyeler siparişleri ile ilgili bireysel olarak bilgilendirilse daha faydalı olur diye düşünüyorum. ( Aylık , 3 -6-12 aylık üyelik seçeneklerinin olduğunu önceki yazımda belirtmiştim.)


    İçerik : Kitaplar dünyanın en ince düşünülmüş şekliyle teslim edildi diyebilirim. Kargo poşetini yırttıktan sonra karşıma çıkan manzara bu. Tek kelimeyle BA-YIL-DIM !! Kitaplar çok güzel bir keseye konulmuş , hediye de ayrı olarak yerleştirilmiş. Suluğun üzerinde kulübün amblemi bulunmasını çok sevdim. Teslim aldığımdan beri sürekli çantamda suluğum. Her gören çok beğendi. Özellikle çocuklar , aşık oldular. Suluğun kullanımı çok pratik , çok yer kaplamıyor ve kullanımı çok kolay. Tekrar teşekkür ediyorum bu güzel hediye için . 
       
     KİTAPLARIM : Keseyi açtıktan sonra diğer hediyeleri gördüm. İki kitap ayracı , bir magnet ve yapışkanlı kağıtlar. (Sticker kelimesini kullanmaktan hoşlanmıyorum.) Kitapların hepsini teker teker inceledim. İlk izlenim olarak onları da sevdiğimi söyleyebilirim.

    SÜREÇ ; Kulüp size hep birlikte okuma vadediyor. Sosyal medya hesabında her hafta seçilen kitap paylaşılıyor ve küçük hatırlatmalar yapılıyor.

    SONUÇ : Ben yeni ayın kitaplarını şimdiden merak ediyorum. Ama toplu üyelik alma cesaretini kendimde bulamadığımı eklemeliyim. Mayıs kitapları okuyucu zevklerime hitap ettiği için rahatça sipariş vermiştim. Ama hangi kitabın seçileceğini bilmeden üyelik yenileyecek cesareti kendimde bulamadım . Haziran kitaplarını gördükten sonra kararımı verip bilgilendireceğim sizleri .

    (Şuan sitede haziran ayı için seçilmiş üç kitap görünüyor. Kesinlik kazanmasını beklemekte fayda görüyorum. )
    Kitapla Kalın ....














    14 Mayıs 2017 Pazar

    Sunay Akın- Kız Kulesi'ndeki Kızılderili Kitap Yorumu

            

    ____KİTABIN KÜNYESİ____


    KİTABIN ADI : Kız Kulesi'ndeki Kızılderili
    KİTABIN YAZARI : Sunay AKIN
    YAYINEVİ : Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
    BASIM TARİHİ : Ağustos 2015 ( 28. BASIM)
    ISBN: 978-9944-88-756-4
    Sayfa Sayısı : 192
    Fiyatı : 12.60












    ____ ARKA KAPAK ____




    (...)
    Cervantes, Kızılderililerin kimlerle savaşmak zorunda kaldığını soykırımın yapılmakta olduğu yıllarda susmamakta kararlı olan Sançho'nun  ağzından açıkça yazar:
    "Babamız, Amerika'nın alçakların barınağı , fahişelerin sığınağı olduğunu söylemedi mi ?"
    Don Kişot sinirlenir:
    "Kes sesini dedim ! "
    Ve Cervantes , Sançho'yu konuşturmaya devam eder : 
            "Hint Adaları'na doğru yola çıkan herkes vicdanını rıhtımda bırakır."

    (...)




    ____OKUYUCU YORUMLARI____

    Kitabı tercih etmemdeki tek faktör Sunay Akın imzasıydı. Ne yalan söyleyeyim içerikle ilgili edindiğim tek fikir arka kapaktı. Kendime dışarıdan bakınca tavrımı biraz savruk ve basit bulduğumu ifade etmeliyim. Şükür ki kitap beni hayal kırıklığına uğratmadı. 

    Daha önce iyi ki bir ön bilgilendirme yapmışım kitapla ilgili. Çünkü okul koşuşturmacalarından elime kitap alacak , okusam da bir yayın oluşturacak fırsat bulamıyorum ne yazık ki . Tüm anımı güzel çocuklarımla birlikte geçiriyor , tüm enerjimi onlara yönlendiriyorum.  Kız Kulesi'ndeki Kızılderili , içerik olarak onlara hitap etmese de kapak olarak meleklerimin ilgilisini son derece çekti diyebilirimm :)
    *****
     ( Okuduğum her kitabı  sabah masamın üzerine bırakıyorum ve bir hafta kadar sürekli aynı kitabı götürüyorum. Kitapla ilgili sorular soruyor , yeni yeni geliştirdikleri kırık okuma becerileriyle okumaya çalışıyorlar. Bir iki satır sonra sıkılıp bırakıyorlar tabi ki  ama benim de sürekli okuduğumu , en azından okumaya gaet ettiğimi bilmek , okuma meselesinin mecburiyetten öte , çok zevkli bir uğraş olduğunu düşünme konusunda onlara destek oluyor . ) 
    *****
    Kitap kısalı uzunlu bölümlerden oluşuyor. Bir bölüme başladıktan sonra , o bölüm bitirilmeden okumaya ara verilmemeli , zira nerede kaldığınızı unutmanız muhtemel. İçerisinde daha önce aşinası olduğum bilgiler vardı . Fakat kaynak belirtme ve temelini oturtma açısından çok faydalı oldu benim için . Çünkü sosyal medya yüzünden bir sürü şehir efsanesine maruz kalıyoruz . Kitap , Kızılderililer konusunda efsane ve gerçeği ayırt etmemize yardımcı oluyor. Çok genç okuyucular eğer konuya özel bir ilgi duymuyorlarsa bu kitabı okumayı biraz erteleyebilirler. Daha önce de değinmeye çalıştığım gibi  bu kitap bir solukta okunacak bir kurgudan değil , hayatın asıl gerçeklerinden bahsediyor. Kitabı bitirince Sunay AKIN'a sormak istediğim bir sürü soru oluştu kafamda. Bunlardan biri de  , kitabın arka planında  ne kadar uğraşmış olduğuydu. Ortada çok titizlenilmiş bir iş olduğu bir okuyucu olarak gözümden kaçmadı.

    Okuduğum ilk Sunay Akın kitabıydı. Kendi adıma son olmayacağının garantisini verebilirim. 
    Alıntı olarak , daha önce duyduğum ve çok sevdiğim bir bölüm seçtim. Umarım seversiniz. :)


    ____ ALINTILAR ____

                                                                                                                               Syf 53


    KANGURU NE DEMEKTİR ? 


    İngiliz denizci Kaptan James Cook , 18. yy da Avustralya Kıtası'na adım attığında daha önce hiç görmediği bir hayvanla karşılaşır. Yanındaki yerliye hayvanın adını sorunca 'Kanguru' yanıtını alır.Böylelikle , arka ayakları üstünde sıçrayarak yol alan, yavrularını karnındaki kesesinde taşıyan ve kızdırılmadığı sürece son derece uysal olan hayvan o günden sonra 
    ' Kanguru ' adıyla anılır.
    1778'de Sandwich Adaları'nda bir yerli tarafından öldürülen James Cook'un, "Bu hayvanın adı ne ? " diye sorduğu yerli tarafından da sevildiği söylenemez. Çünkü Kanguru sözcüğünün Avustralya yerlileri dilindeki gerçek anlamı şudur : " Bilmiyorum!.. " 
    ...